Sayfalar

26 Eylül 2008 Cuma

Bir Barbar Kendini Tartar Bir Barbar Aşağlarda, Turgut Uyar

. . . EY susam!.. EY karanlık!.. EY Borçlarını Ödemeyenler!..
sen o ses misin en aşağılardan gelen!..
karıştırın bütün otları o aşağlarda
yıkın benim güvenimi,
soğuk bir at olsun seslendiğim ses, yıkın!..
ben koşarım aşağlara, koşarım
yıkanacak boğulacak su bulsam...
EY Her şey!.. EY Beni Gülünç Eden Bitki Sapları!..
Sessiz katlanmalarıyla... İçimde ölmüş çocukları sallıyan
vazgeçilmez uğursuz şarkının salıncağı!..
Ben durmadan en utandırıcı şeyleri hatırlasam.
nasıl camsı gürültülerle olacak herşey,
ve sularla,
ve nasıl artık arınamaz kirlenmiş olurum o zaman, yıkın!..
ben koşarım aşağlara, koşarım
yıkanacak, boğulacak su bulsam
EY Bütün Kadınlar Uzak!.. Güneşi övmüyorum. Ve
kanım ne güzel akıyor... ıslak taşlıklarda. Sanki herşey, sanki her şey!.. katıyürekli kârcıların, yani büyük tecimenlerin
uzaklardan getirip sunduğu kanlı pahalı bir tabak...
EY Yanan bir şey,
yanan ve içilen bir şey,
karanlıktı kanım bir şey,
güneşe başkaldırmıştı kanım (.......) sanarak.
ben artık büyük kıyıları boylasam..
ben koşarım aşağlara, koşarım
yıkanacak, boğulacak su bulsam...
Ey Kimse yok!.. Ey Bir Mavinin Unutulmasından
Arta Kalan!..
EY Sen Var mısın?...
EY olma!..
Ah, yağmur başlayacak
Ah, yağmur başlayacak
Ah, yağmur başlayacak
Ah, yağmur başlayacak
Ah, yağmur başlayacak
Ah, yağmur başlayacak
Ah, yağmur başlayacak

gece olsa da sussam...
ben koşarım aşağlara, koşarım
yıkanacak, boğulacak su bulsam...
. . . EY Sür Atlarını Bacaklarımdan Bağlayıp Karışık ölümsıkıntııslakgülünçlüğü renkli camların!.. bir göl bulacağız sonunda, develerin suyunu içip tuzunu bıraktığı,
kirli ayakparmak aralarını yıkadığı cünüp adamların,
burunları kıllı..
benim kanım gülünç ve kahraman lekeler bırakacak
öbürkülerin yanında,
camlar nasıl olsa kırılacak
sonra yatacağı geceye gidecek herkes

ben ne yapsam ne yapsam ne yapsam...

. . . Senden Haber Ver, Ey Yaralı Kahraman Atlar!.. Ey Büyütüp yaralarını Yalayan Atlar!.. Otoburlukla kana karışmayan atlar!..
. . . arabanızı çekiyordunuz,
. . . aygırlarınızı iştahla uyandıran kalçalarınızda büyük yaralar...
. . . kuyulara eğiliyoruz, ve büyük övgüsünü yapıyoruz küçük yıkıntısının soğuk ışıklı kulüplerin, ve kara küplerin ve etekleri kısa, koltukları tüylü kadınların ve kötü dükkanlar karanlığının...

eğilmiş, çiçek toplıyan bir çocuk bulsam...
ben koşarım aşağlara, koşarım
yıkanacak, boğulacak su bulsam...
Turgut Uyar • Tütünler Islak, bütün mümkünlerin kıyısında… • Mayıs 1962 • Dost Yayınları
Birinci baskıdan aktarılmıştır. s. 20-21

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder