Sayfalar

29 Haziran 2009 Pazartesi

Perhizde Lahana Turşusu: İyi Gider / Metin Çulhaoğlu

20 Haziran 2009 • Cumartesi • soL

“Başarılı bir Anti-komünist Olmak İsteyenlere 40 Tavsiye” geçenlerde “Emek Defteri” sitesinde yayınlandı. J. Slavyanski’nin 40 tavsiyesi, Erkin Özalp tarafından Türkçeye çevrilmiş. Göz atmakta yarar var.

Bu 40 tavsiye arasında kuşkusuz kendi içinde çelişkili olanlar da bulunuyor. Ama ne gam! Bu tür çelişkilerin ve tutarsızlıkların sıkı bir anti-komüniste vız gelip tırıs gitmesi gerekir. Zaten komünistlerin kendileri dışında kim fark edecek, anlayacak ki?

İşte kimi örnekler:

“12. Marksizmin, gelecekteki olası bir toplum hakkındaki tarifi nedeniyle ütopyacı olduğunu iddia edin. Ama bunun yanında, Marksizmin, Komünist toplumun neye benzeyeceği konusunda hiçbir zaman ayrıntılı bir tarif vermemesi nedeniyle başarısızlığa uğradığını da iddia edin. Buradaki büyük çelişkiyi önemsemeyin.

“18. Komünistleri, yaşadığınız dönemin popüler tartışmalarına göre, bir şeylerden yana ve bir şeylere karşı gösterebilirsiniz. Eğer sağcı kesime sesleniyorsanız, Komünistler, dejenerasyonu ve eşcinselliği temsil ediyordur. Daha hoşgörülü bir kesime sesleniyorsanız, Komünistler eşcinsellik düşmanıdır. Aslında, Komünistler, aynı anda hem ahlaki dejenerasyonu hem de aşırı bir ahlâkçılığı temsil eder. Buradaki çelişkiyi de önemsemeyin.

“22. Komünistleri, dine baskı uygulamakla suçlayın. İslamcı köktendincileri, laik olmamakla suçlayın. Ne çelişkisi?!”

* * *

Yukarıdaki örnekler, Türkiye söz konusu olduğunda ilginç çağrışımlar yaptırıyor. Örneğin, tam tamına aynısı olmasa da yukarıdakileri anıştıran türde “eleştiriler”, Türkiye’de anti-komünist oldukları ayan beyan ortada olanlardan çok kendilerini “sosyalist” sayanların dilinde dolaşmıyor mu?

Biraz böyle gibi...

Burasını geçelim.

Türkiye’de asıl gündemde olan, sıkı anti-komünizmden çok sıkı yenilenmecilik. Ne var ki, yaygın modaya karşın yenilenmecilik henüz tavsiye sayısında 40’a ulaşılacak kadar gelişkin ve oturmuş değil. Doğal sayılmalı. Ne de olsa yenilenmeciliğin tarihi, anti-komünizmin tarihi kadar gerilere gitmiyor. Bu yüzden, Slavyanski’den esinlenip çıkara çıkara 10 tavsiye çıkarabildik. Aşağıda:

1. Beğenmediğiniz, aşırı “Ortodoks” bulduğunuz Marksistleri “indirgemecilikle” eleştirdikten sonra bir nefes alıp Türkiye’nin en temel ve belirleyici sorununun demokrasi ve demokratikleşme olduğunu ekleyin.

2. Sosyalizmi henüz çok uzaklarda görmenizin yaratabileceği “yanlış anlamaları” dengelemek için kimi konularda “gerçekçi ol imkânsızı iste” veya “hemen şimdi burada” türü sloganlara başvurun.

3. Yaşınız 60 civarındaysa, 1960’lı yıllarda “TİP oportünizmine, revizyonizmine ve pasifizmine karşı” verdiğiniz mücadeleyle övünün. “Bugün ne yapılması gerekir?” diye sorulursa da hiç tereddüt etmeden “Bize TİP gibi bir parti lazım” deyin.

4. Türkiye’de gerçek anlamda bir burjuva devrimi yaşanmadığını, modern sınıfların oluşmadığını, çağdaş bir topluma ulaşmak için daha bilmem kaç fırın ekmek yememiz gerektiğini söyledikten hemen sonra “sivil toplum kuruluşlarını” bu alanlarda göreve çağırın.

5. Sürekli olarak Türkiye’de sosyalist solun güçsüzlüğünden, etkisizliğinden ve marjinalliğinden söz edin. “Kürt sorunu” gündeme geldiğinde ise sosyalist solu bu sorunun çözümüne yeterince ağırlık koymadığı için eleştirin.

6. Sosyalizmin ancak uluslararası planda düşünülebileceğini, “bu işin tek ülkede olamayacağını” vurgulayın. “Nasıl bir sosyalizm” sorusu gündeme geldiğinde ise hep Paris Komünü’ne atıfta bulunun, buradan örnekler verin.

7. Dünyamızın değiştiğini, süreçlerin başkalaştığını, artık yeni şeyler söylemek, yeni çözümlemeler yapmak gerektiğini sıkça tekrarlayın. Bu arada sizden faşizm tanımı istenirse “tanımı zaten yapılmıştır” deyip Dimitrov’un faşizm tanımını anımsatın.

8. Açık oturumlarda, panellerde, söyleşilerde öyle her şeyi kolay beğenmeyin, gerekiyorsa her şeye itiraz edin, eleştirilerinizi sakınmayın. Ne tür bir girişimin solun önünü açacağı sorulduğunda ise “sol gereksiz tartışmaları, ayrıyı gayriyi bırakıp bir araya gelmelidir” deyin.

9. Elbette karamsarlık saçmak için değil, ama gerçekçilik adına “ülkede yaprak kımıldamıyor”, “herkes sinmiş, kabuğuna çekilmiş durumda” gibi şeyler söyledikten sonra, Türkiye’de sosyalizmin “yeni toplumsal hareketlerle” mutlaka ittifak yapması gerektiğinden dem vurun.

10. “Cinsel taciz”, “erkek egemen söylem” ve “maçoluk” gibi konularda hoşgörüsüz olun, böyle işlere karışanları mahkûm edin. Yumuşak ve anlayışlı yanınızı ise Marx’ın “insani olan hiçbir şey bana yabancı değildir” sözüne atıfta bulunarak gösterin.

* * *

“Uyduruyorsun, böyle tipler yoktur, olamaz” diye düşünen var mı?

Varsa, böyleleri için anlaşılan bu ülkedeki kimi “sol oluşumlarda” mecburi hizmet uygulamasına geçilmesi gerekecek.

Metin Çulhaoğlu • Perhizde Lahana Turşusu: İyi Gider • 20 Haziran 2009 • Cumartesi

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/15478.html adresinden alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder