atlayıp karıncama biraz eski bir çölü
yetişmeliyim yüreğimin haydutlarına
babama ısmarlayıp ceninden kılıcımı
ey benim erginliğim belki yine gelirim
dehlerim karıncamı bir uzun yolculuğa
o maki tarlasında yırtılırken acılarım
bitsin derim kaktüsler başlasın dikensiz orman
kim demiş kervanların soygun kılavuzuyum
bay hörgüç size ilk kez raslıyorum bu yörede
ben bedevi ordusunun barışsever bir eriyim
o dikenli çalıları kim koydu buralara
beni biraz bağışlayın karıncamı severim de
kum fırtınası napar ki üç gözüm kör
siz küçük çöl çapkınları girecek delik mi arıyorsunuz
önce terbiye edin serap denen orospuyu
kaç yiğit öldürdü kuru memelerindeki zehirli sütten
nasılsa vardım kumdağının ardındaki o kabileye
iyiliksever şeyhim size bir süprizim var
kırk karınızdan kırkıyla yatmak istiyorum bir gecede
bana şeyinizi ödünç verir misiniz
çöl çiçeği abbasla yattığından beri
bir mutlandı karıncam bir güçlendi aşk olsun
ben hep derim bir yürek bulunmaz kolay kolay
bu taş oyuğun önüne nasıl geldim bilmiyorum
girdim bir mağaraya gördüm kırk haramiyi
yüreğimin çevresinde ayin yapıyordu kırk eşkıya
babam ceninden su vermiş kılıcıma
yüreğim diri ve haydut bağışlar
biraz eski bir çölden bir uzun yolculuğa
Arkadaş Z. Özger • Soyut • Haziran 1969
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder