Sayfalar

29 Kasım 2008 Cumartesi

• umutsuzlukta eşitiz

Olmanın ya da olamamanın.

Yazının gücü ya da havariliği

İnsanın anlatılamaz derecede oyunu ve ketum olanın çirkin intikamı

Size yalan söyleyen birine yalan söylediğini söylemekten utanmanın ve salak yerine konmanın dibi


sanırım 1995 ya da 96'nın sonbaharıydı. yazın çalıştığım markette okul açıldığında haftasonu bir gün işe giderdim. böyle bir pazar günü iş yok filan patron tavla oynamaya gitti. zaten yaptıkları başka bir işte yoktu. hep tavla oynayıp hayattan (aslında konformizmlerinden, beceriksizliklerinden) şikayet etmekti. hala esnafın ve şikayetçilerin en gözde oyunu tavladır. ne ileri ne geri... "at bir zar". şimdi teknoloji bu konuda çok yardım ediyor onlara. artık illa konu komşu gerekmiyor. al bir internet; kur peynir tezgahının üzerine vıcık vıcık oyna.

patron tavla işine gidip deşarj olurken bir kişi tükana girdi. tek sakızlık para verdi. sakızları karıştırdı. içinde bir yerine iki sakız aldı. görüyordum, ama bir şey demedim. hızlıca çıktı. bende camdan izliyorum. önde giden iki arkadaşına yetişti. hararetli bir şeyler anlattı. ben ona göre çocuk sayılırdım. sanırım beni nasıl kandırıp bir sakız parasıyla iki sakız aldığını anlatıyordu. anlatığı işin küçüklüğüne, anlatırken harcadığı kalorinin çokluğuna bile değmeyecek bir zevzevklikle. şimdi ben aptal mıyım, sanmıyorum. ama onun çok akıllı olmadığı belliydi. küçük bir sakız için bu kadar sevinen insana ne diyebiliriz? umutlu :) sakız bu kadar yapıyorsa biraz büyük bir şey ne yapar acaba?

sıkıcı tabii. neyi umut ettiysek olmadı. ne istediysek başaramadık. nereye niçin gittik: illa bir açıklama şart mı? şimdi bu zamanda ne kadar şey lazım. basit insan kendini çok karmaşık sanır. birkaç şeye baktığımızda yerimiz bellidir aslında. konuşmak zor mu? dünya batmayacaktır, elbette. sanki biraz dil oyunu ve binlerce olasılık var. peki, niye en kötüsü gelir aklımıza. sokağa çıkmak isteriz, ince yağmur. bir yerdeyizdir, ayaz çıkabilir. şimdi bu ne için yazıldı? bir ilişki tarifidir. bir eşitlik yorumudur. en azından umutsuzlukta eşitiz onu söylemek istiyorum. yani ölebilinecek bir an. her şeye başlanabilir. bırakılır. çok güzel...

- bir bardak çay içer miyiz?
- hikayeniz var mı?
- var.
- her zaman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder