Sayfalar

24 Aralık 2008 Çarşamba

• Bilmediğini Bilenden Değil, Bilmediğini Bilmeyenden Kork

Turgut Ağabeyin (nam-ı diğer Külüstür Turgut'un) bir muhabbete güzelce eklediği söz.

Herkes kendi dengi ile oynar. Bu yargı ve genellemenin suçlanacak bir yanı yok. Yani ki kişioğlu ben çok zekiyim ama çevremde hep aptallar var diyorsa. Burada bir ölçüm yanlışı vardır. Başkalarının aptal olduğunu düşününce kişi kendisini akıllı sanıyor olabilir. Oysa öyle bir şey yoktur. O çevresinin bir ortalamasıdır. Ya da çevre onun. Şayet cidden bir fark varsa bu yüksek oranlı bir uyumsuzluk olarak ortaya çıkacaktır.

Yani konuşmayı, bir şeyler yapmayı, iş yaptığımız insanları tercih edebilme imkânımız varsa ve biz hala bir yetersizlikten dem vuruyorsak suç onlarda değil bizdedir. Niye daha iyilerini tercih etmiyorsun diye sorulacaktır yoksa. Reddetmemek ya da vazgeçememek suçlamanın çevreyi kötülemenin saçmalığından başka bir şey değildir. Eğer kişi çevrenin kendine göre olmadığını düşünüyorsa reddetmeli, yolunu ayırmalıdır yoksa laf etmemelidir. Ne yardan ne serden demek ancak pragmatistlerin işidir. Ve hiçbir şey kazandırmayacaktır.

Ama devir bildiğini bilmek dışında bilmediğini bilmeyenlerin devridir. 16 yaşında hayatı çözer, 20'sinde her şeyi öğrenir, 25'ne kadar bütün acıları çeker ve 30'na geldiğinde aslında bir hiç olduğunun farkına varır. Yol çok uzundur ama alınması gerekiyordur. Yuvarlandıkça parçalanan bir kaya parçası gibi... Sanırım süreç bende tersinden işliyor ya da işlemiyor makine bozuldu. Ben izliyorum sadece. Bu daha uygun... Kişilerin o uçuk iddialarının yıkıldığını görüyorsunuz. Bu gördüğüme sevinmiyorum. Hayret içinde insanların basit gerçekleri kabul etmeyişlerine şaşıyorum. O aşırı özgüveni nereden buluyorlar merak ediyorum.

Herkes hakettiği yerdedir... (bu da çok sıradan bir laf gibi ama şimdi açmak istemiyorum)

Neyse yeter bu kadar...

1 yorum: