Sayfalar

25 Aralık 2008 Perşembe

• dnm / Bu Adam Nereye Koşuyor?

SERGİ kartviziti için hazırlamıştım. Sonra kaybolup gitmişti.

Şimdi bu kendi 'iş'im için eleştirel bir bakış sunayım.

Aslında bu işin devamını da yapmak isterim ama hiçte öyle koşan adamın düşündüğü gibi 'renkli' olmayacaktır bu devam serisi.

Gerçekten o adamımız renklilik için mi koşuyor, yoksa bir şeylerden kurtulduğunu mu sanıyor? Her şey ihtimal dahilindedir.

O koşan adam çoğumuzun içindeki 'şey'i taşıyor olabilir. Bir tür idealize edilenin peşinde olması muhtemel. Bu da hasret demek. Bu hasret özde olduğu düşünülenin gerçekleştirilmesinedir. İçten ve samimi olana bu da kişinin kendine gerçekleştirmeye yönelik özgüvenini de taşıyor gibi. Bir şeyler kişiyi itekler bunlar da ne yapsa(k) karanlık renklenmiyor bir anda. Yokolup gitmiyor geçmiş ve aklımızda kalan o küçük parçacıklar. Demir tozu gibi sarıyor... Bir tür düşünsel cızırtıya, hışırtıya sebebiyet veriyor.

Nereye kadar koşsa da 'geleceği' (yer) aynı olması muhtemel.

Renksizlikte renkleri göremeyen (tasavvur edemeyen) renk içinde de aslında hiçbir şey göremeyecektir.

Ama koşması bir 'iş'tir, diyebiliriz. Çok kötülemeyelim. Yine de bir devrim yaptığını da düşünmeyelim. Çünkü daha zor olan şey tek renk ya da çok renk içinde olmak değil; her an ve her yerde özel bir alanımızı var edebilmek ve onu yaşatabilmek. Bir tür sera değil bahsettiğim. Ama bir tür bahçe diyebiliriz. Ve ikisinin arasında büyük fark var. Sera her devirdir. Bahçe dışarda bahar varken baharı kış varken kışı yaşar. Ama bahçede neyin, nasıl yetişeceği kişiye kalmıştır. Hem bağımlı hem bağımsız.

Bahçesi olmak... O adamın kendi bahçesine doğru koştuğunu düşünüyor olabiliriz. Ama koşmadan önce bahçeye dair hiç bir nüve yoksa aklında koşmasının da hiç bir anlamı olmayacaktır. Ne kadar uğraşsakta çoğu zaman renkli olana koşma ıstıraplı bir hayatı göstermeyen aldatmacadan başka bir şey olamıyor. Belki bu ıstıraplı şeyi biraz daha çekilebilir kılıyordur o kadar. (Tabiy kendini kandırarak)

Adaletsizliğin ideolojisi bize o adamın renkli ve bahçeli bir dünyaya koştuğunu ezberletti.
Politik (ütopik) dil o koşan adam için binlerce olasılığın olabileceğinden bahsetti.

Birisini bilim (mutlak doğru, tek gerçek) olarak her yerde pazarlıyorlarken.
Diğerini o bilime müdahale etmeye çalışan 'bilim dışı' unsur olarak suçluyorlar.

Biraz daha

Biraz da

Bir az

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder