Sayfalar

4 Aralık 2008 Perşembe

• Orta Sınıfı Teğet, Taklitlerinin Merkezinden Geçmek

Öğretmen Özgür'ün önerisi üzerine Ali Şimşek'in L&M yayınevinden çıkan "Yeni Orta Sınıf" üzerine değineceğim. Kimi uğraşıları bitirdikten sonra bu küçük kitabı okudum.

Ali Şimşek'i (sanırım 2000 yılıydı) soL dergisinde yayınladığı Leman Kültürü ve Mizah yazılarından hatırlıyorum. İlgimi çekmişti. Sonra birçok kitabın künyesinde editör olarak adı geçiyordu.

L&M yayınevine dair bir parantez açayım. L&M bildiğim kadarıyla timaş yayınları çevresinden yani Fetullah ekolünden. Ali Şimşek bu yayınevinden kitabını niçin yayınlandı anlayamadım. Tuhaf kaçtığını söylememek elde değil. Belki yayınlayacak bir yer bulamadı ya da yayınevinin siparişi ile yazdı. Her zaman bağımsız bir yol vardır ki, Ali Şimşek gibi yayınevlerinde çalışmış birisi için o bağımsız yol yoksa bir şey diyemeyiz. Ya da cidden bile isteye yapılmış bir tercihtir. (Bu arada şuncacık kitabın bir redaktör görmediği gördüyse de benden daha kötü Türkçe bilgisine sahip birisi olduğu kesin. Bir ton yanlış yazım, harf düşüklükleri... Word'te bakıldığından bile altı kırmızıyla çizilecek onca yanlış var)

Orta sınıf üzerine Türkiye'deki tespitlerin birbirine yakınlığı bu alan üzerine çalışan kişilerin darlığından daha çok alanın beslenme ortamları (hadi aurası diyelim) ve taklit edilenin sınırlılığından kaynaklı geliyor. Aslında biraz da böylece bu yeni orta sınıfı görebiliyoruz. Birbirine yakın çıkarsamalar yapmanın ötesine geçelim.

80'ler, 90'lar, reklamlar, sıradan olmayanlar, yeni bir şey söyleyenler, guru severler, hakkı yenmiş bireyden bahsedenler, göçebeler, batıya karşı olan batıcılar / doğuyu seven şarkiyatçılar, devrimden nefret edenler, Mevlana ile Fuko'yu bir tasta birleştiren yerelciler ama öte yandan yersiz yurtsuzlar, bohemler, kreyziler, entellektüeller, okuyanlar, özellikli insanlar, kendilerini başkaları için özel (zaruri) birisi olarak görenler, bir şey olmuş olanlar, röntgenciler, aylak mirasyedi olan ya da olmak isteyenler, seçkincileri sevmeyen elitler, farklı olmak isterken hiçbir şey olanlar, uyuşturucu kullananlar, politikadan nefret edenler (yine de seçimde sağcısı AKP'ye solcusu CHP'ye oy verenler), itirafçılar, cinselliği bir tür dikiz olarak düşleyenler, çılgınlar, underground çocukları, tutunamayanlar, loserlar, yabancı grupların konserlerini kaçırmayanlar, hocasını anlattığı ilginç bir konuyu sanki kendi düşünmüş gibi dilinden düşürmeyenler, parlak dergileri takip edenler, dil ve imaj oyunlarını önemseyenler, yüzyılların düşüncelerini onu bilmeden iki günde ezip geçebileceğini düşünen şaşkınlar, kavram ezberleyenler, kendisini ağırdan satanlar, hem klasik hem new age olanlar, yaşamak istediklerini yaşadım diye anlatanlar, giydiği ayakkabı üzerine işsizlikten daha çok konuşulabilenler, dolmuşa otobüse binmeyenler (bindiklerinde kendilerini afrika ormanlarına safariye gitmiş gibi hissedenler), burjuva ol(a)mayanlar (ama daha çokta alttan olmayanlar), sınıflardan özerk olanlar vs... (başımızın belaları...) buradaki ‘yaftalarım’ karışık ve bir homojenliği çağrıştırmaz. Aslında bir homojenlikten çok bir sınır çizme çalışmasıdır burada yapılan. Kendini farklı olmakla anlatmaya çalışanların tabii ki birçok farklılığı aynı felsefe altında barındırması normaldir.

Türkiye'de sosyo-politik bir olgu olarak toplum-kültür-politika aslında bu süreçlerin karmaşık ilişkileri üzerine yazan üç ismi söylemek gerekiyor: Rıfat N. Bali, Can Kozanoğlu, Ali Şimşek...

Orta sınıf üzerine okunacak şeyleri bir yana koyarak bir ayrımı ortaya koyalım: Orta sınıf olabilenler ve onu taklit edenler. Olabilmekten kastım ekonomik gücün bu tercihlere yeterliliğidir, taklit ise adı üzerinden yetersizlikten kaynaklı bir tür imaj kurma çalışmasıdır. Bu açıdan kendi çevremde öz bir orta sınıf üyesi çok görmem ama taklitlerinden neredeyse hiçbir yerde kaçamam.

Orta sınıf patron ile işçi arasında bir yerdedir. Orta sınıf bayramda yurtdışına giden, ülke insanını görgüsüzlükle suçlayıp kendi görgüsüzlüğünü ifşa eder. (bakınız: engin ardıç, serdar turgut) orta sınıf taklitçilerine gelmeyeyim, ağır konuşabilirim. Sanırım Özgür bu ağır konuşma mevzunu merak ediyor. Burada susmak gerekiyor. (şimdilik)

bu arada ece temelkuran'ın bir önce eklediğim yazısı bunlara bianen okunabilir.

bizi de etkileyen orta sınıf dışında "sivil" toplum denen şeyin açımlanması, yayıncılığı gelişimi, idealitik üretimi, formasyon algısı, varlığının gerekçeleri üzerine durmak gerekiyor. Medya ve bugünkü kültür endüstrisi toplumun bir gerekliliği olarak mı ortaya çıkmıştır yoksa bir dayatma bir efsaneden / icat edilmiş olandan başka bir şey değil midir? (hani o da bir aldatmaca bir yanılsama olmasın)

Özce: Bilginin oluşturulma ve yayılım süreçleri ile bu süreçleri belirleyen değişkenler.

Şimdilik orta sınıfa dair bir şey yazmak istemiyorum. Bunlar geldi aklıma. Tonlarcasını ekleyebiliriz. Ama ben güzel bir müzik dinliyorum. Ve orta sınıfın burayı kirletmesini istemiyorum. Korkunç gelir çünkü onlara sıradan insanların birlikte gerekçeleştirdikleri eylemlerin müziği. Bir iç savaşın, bir ayaklanmanın, yenilmenin, yıkımın, devrimin…
Evet, ne kadar korkunç o ses öyle trallalalalalalalalalalala laa.
Tralalalal alalala lala

Yeni Orta Sınıf • Ali Şimşek • L&M Yayıncılık • Ekim 2005
(kitabı da teğet geçtik biraz ama affola)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder