Sayfalar

14 Aralık 2008 Pazar

• aman hocam patlamasın

Yavaş
Çok yavaş
Hem de çok
Oldukça çok yavaş

Bu 'oldukça' lafına takıldım.
Yani 'olmak' sürdüğünce yavaş mı olacaktır?
Ya da 'oldukça' lafı başkalarına yani kendi çeşidinden başkalarına göre bir kıyas mıdır?
Tabiy ikincisi ya da hangisi aklınıza yatarsa.

Şimdi bu teknik şeyleri geçelim. Ruhu olmuyor.
Aptal birer gevelemeye, neye yaradığı anlaşılmayan akademik lakırdılara dönüşüyorlar.

Şu akademi süslü birer tutsak makinesinin kıçı
Akademiye gitmeye bir şey demiyorum.
Ona umut bağlamaya ya da onun düşünsel olarak bir bok görmeye kızıyorum.
Yoksa işinizdir, hayatınızı sürdürmeniz gerekir yaparsınız, başka.

Akademik düşünce insan aklının çölüdür. Ruhunu kurutur, düşlerinizi çökertir.
Şirketler, sponsorlar, aptallar, özentilerle dolar, dolar.

Bu yüzden akademikler büyümüş hayalci çocuğun dili olan politik dili çok sevmezler.

Bu politik dilden (Ütopik dildir bu) kastedilen devrimciliktir, varolanla yetinmemektir ona müdahale etme isteğidir.
(bazılarına özellikle de akademiklere bu korkunç gelir: "Müdahale ne demek? Siz bir entelektüelsiniz." —akademiklerin büyük bir kısmı kıç yerindeki entelektüeller oluyor—)

akademikler: determinist, belirlenimci, pozitivist(ne derseniz artık)tır.
Politikler neşecidir.
Ne alaka denebilir
Alaka onun bir 'kavram'a oturmayışıdır.
Ruhunda kaynayan yaradadır.
Sorulara verilmiş yanıtların yetersizliğidir.
Burası korkunç bir yerdir.
Ve insanı çok kötü bir şekilde savurabileceği gibi duvara da çarpabilir. Yamultur.

Neşe sözcüğünü çok seviyorum. Mutluluk çok yetersiz ve geniş…
Ama Neşe çok anlık, patlamalı ve yaz aylarında tarlaların içinde yağmur yağarken (belki sis varken) koşturduğunuz bir anı hatırlamak gibi.
Neşe öyle dalgın yürürken kulağa gelen bir müzik, unutulmuş bir pasajdan parçalar, bir şiirden mısralar, bir resim, çizim ya da benzeri şeyden ayrıntılar.
Belki uzun zaman geçtikten sonra gördüğümüz filmden bir sahne.
Bir yerden ilginç ya da çağrışımlı noktalar.

Şimdi bunun akademik tasarımına geçelim. Kanıtlayalım. İşin içine kavramları sokalım ve diğer şeyleri.

Akademi (en bilimsel yöntem karşıtı bile) bilimsel veri arar. Sorun bu bilimsel veri arama işi değildir. Karşılıklı bir yokoluştur. Bilim insanı, bilimi; bilim, bilim insanını kurutmuştur. Her yanı ufuksuzluk sarmıştır. O saran şey (fikir) ufku, görüşü, açıyı yok etmiştir; kişiyi zamansız ve mutlak kılmıştır.

Çözüm akademik olanla ütopik olanı bir araya getirebilmektir.
Onu (akademik olanı) ayartmaktır, yoldan çıkarmaktır. Adaletsiz bir düzen için işe yaramaz kılmaktır.
Bu korkunçtur.
Kimyasal bir tepkimedir.
Yetersizliğinde (çoğunlukla böyledir) azınlıkta ve intihar eğilimli olacaktır.
Melankoli baş tanrısıdır.
Ama derman dışarıda olacaktır; içeride değil.

İşte yavaş
Hem de çok yavaş
Oldukça, böyle durdukça daha da yavaş olacaktır.

(kimyası mı bozuktur nedir?)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder