Sayfalar

11 Ağustos 2010 Çarşamba

• matematik

kayıkçı'ya

çocukken yaşlıların bana sorduğu iki soruyu anımsıyorum. aslında daha çoktular. birincisi koyun, kurt ve otu birbirine yedirmeden birer birer karşıya geçirmekti. Daha incesi ise bir ton pamuk mu bir ton demir mi ağır sorusuydu. Ha beşi beş liradan beş elma kaç lira yapar başka bir sorudur. Bir diğeri ise biraz okul görmüşlerin sorduğu, yarıçapını verdikleri bir tekerleğin bilmem kaç km'de kaç kere döndüğü üzerineydi.

matemetiğe, bazı şeylere ayırdığımdan daha çok zaman ayırmak gerekiyormuş.
matematikte kullanılan bazı kavramlar gittikçe çok anlamalı geliyor: "sabitler", "üç bilinmeyeli denklem", "eşitsizlikler", "değer vermek", "bilinmeyen değişken", "sonsuz", "kökler", "yutan eleman", "etkisiz eleman", "boş küme", "çarpım tablosu", bir ton kavram hayattan.
eğer yapabilseydim sabitleri yok eder değişkenleri de sonsuzun döngecine bırakırdım.
sanmıyorum ki duracakları yerler matematik mantığı için uzak olsun.
durdukları yer bilinen matematiğin sınırlarında olmasa bile ustası ona matematikle ulaşacak bir yolu mutlaka bulurdu. bu yüzden matematik bilimdir.

ne olduğu değil ne olacağı ile ilgileniyorsanız sonuca bakın, orada ne olduğunu da zaten görürsünüz.
sonuncun -1'den büyük +1'den küçük olması gibi. aralık sonsuz belki ama o arada bir yerlerde.
en azından kişinin ölçüm ayrıtının bir yerinde bulabiliriz. sonsuza gitmek isteyene yol açık tabi. şimdi yarısının yarısı muhabbettine girmek istemiyorum.

kişilerin ve toplumların yaşantıları da ileri matematiğin sonuçları gibi geliyor.
aslında bir skala belirleyip orada bir aralığa oturtabiliyorsunuz skalanızın güvenirliliği ise insan, emek, zaman ve deneme istiyor. matematik üzerinden bir ritimi farkediyorsunuz. bu çok sıkıcı gibi görünse bile bana başka şeylere sebep olacak gibi geliyor.

bu yüzden ki daha çok değişkeni ve bilinmeyeni olan denklemlere girebilmeli ve onları kurabilmeliyim. bu da yeniden çalışma demek olacak.

matematiğin ne olduğu belirsizdi önceden; şimdi ise belirsiz, matematiğin bir konusu artık.

*karşıya önce koyunu geçirin, sonrası kolay.
*geometrik ek: iki nokta arasındaki en kısa mesafenin üçüncü bir nokta; en kısa çizginin ise iki nokta arasındaki başka iki nokta olduğunu düşünüyorum. ama iki nokta arasındaki en kısa mesafe üçüncü bir noktadır kesin.

2 yorum:

  1. "ne olduğu değil ne olacağı ile ilgileniyorsanız sonuca bakın, orada ne olduğunu da zaten görürsünüz."

    Sonucun sonuc olup olmadigini kestiremedigimiz yerlerde, ne oldugunu elimizdeki "sonuc" ile degerlendirdigimizde ne olacagina dair olan elimizde olan veri bazen de etkisiz elemandir.

    YanıtlaSil