Sayfalar

8 Eylül 2010 Çarşamba

• çimenler lütfen

Fotoğraflara bakıyorduk. Bir kısmı San Francisco'da yapılan, kişilerin sadece numara alıp istedikleri kıyafetle (ya da kıyafetsiz) katılabildikleri bir koşuda çekilmişti. Kardeşim, bir yerde bana somon balığı  kıyafeti giymiş insanları gösterdi. Somon balıklarının özelliklerini bilenler onların nasıl koşacağını da üç aşağı beş yukarı tahmin edecektir. Bir yerde somon balığının bir gerilimi olmalı. Bir sınırın yaklaştığı bir yerde hoplamak gerektiğini nasıl hissediyor acaba bu balıklar? Zamanın bir yerinden nasıl sıçrıyor insan? Kaç kişi böyle bir şeyi fark ediyor acaba?


Sanırım böyle bir sıçrama mecburiyeti üniversite ardından beliriyordu. Bu mecburiyetin somon balığının yönününden çıkarmak gerekiyor. O anımızın bizi kodladığı, sıkıştırdığı tanımdan, düzlemden fırlamak gibiydi. İstemediğimiz, istediğimiz yada artık size ne ifade ediyor, insanlar nasıl görüyorsa oradan bir şekilde uzaklaşılıyor. Bu uzaklaşma bir zaman sonra kişiden küçük bir kırılma, sıçrama bekliyor. Şimdi bu kadar zaman sonra fark edilen kimilerin ne niyet, nereye gitmek amaçlı olursa olsun sıçramadıkları oranın keyfinde kalıp her şeyin süreceğini, aynı durumlarla depreşip duracağına kanmış olduklarıdır. Kananlar, hala sizi eski siz, kendilerini de eski kendilerini sanmaktadırlar.  Ama bunun değiştiğini kim iddia edebilir. Belki de öyledir. Herkes istediği gibi bakmak, düşünmek ve yaşamak... neden olmasın -)

***

Filler ve Çimenler (2001)  filmini izliyordum. İnsanlar, aşırı belirleyici yada belirlenen olarak ortaya sürüldüğünde espirisi çalınmış fotoğraflar gibi kalıyorlar. Espri olmayınca filmin uzayda tanımlanabilecek bir yeri olmuyor. Bu uzay nedir derseniz. Yıllara karşı kişide bıraktığı izdir. Yeniden yeniden anımsatma gücünü taşıyan o iz.


Bilinebilir, olabilir olanın; ne kadar insanın müdahalesine kapalı olduğu anlaşıldığın da o iz uzayda karanlık bir nokta olarak kalıyor. Adamlar hala somon balığına bakıp konserve hesabına girişiyor. Konservelerinde hikayesi oluyor. Bu sefer o da nedense bu konservelerden kazanılan paranın nerede harcandığına dairdir.

***

Dinlediğim müzikte biri "pıst pıst" diyormuş. Kayıt muhtemelen bir konserde çekilmiş. Dinleyicinin hapşuruk sesi olduğunu anlayınca bir garip oldum.

***
San Francisco / California 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder