Sayfalar

26 Kasım 2010 Cuma

• köşeli parantez

11'e 10 kala / mithat esmer, peline esmer

bazılarımızın yaşamın merkezinde olma isteği ne kadar varsa çok azımızda ise yaşananı izlemek gibi bir tercih çıkabiliyor. kimilerimiz yaşama hiç bir kurgu -plan yapmadan katılırken bazılarımız eksiksiz ve sekmeden yürüyebileceği bir yolu planmak isteriz ve o arada da zaman geçer. her şekilde bunlardan birisi kaybeden, diğeri ise tutunamayan kısırlığına sıkıştırılmışta olabilirler. yine de bunların hepsi hayatına dair iki - üç soru kafasına takılmış olan insanlar arasındadır. diğerlerimiz ise sadece yaşar.

bazen toplum içerisinde bir yerde bir grup içerisinde yer aldığınızı bilmek fevkalede güzel yada umulmayacak kada sıkıcı olabilir. şunu da diyebiliriz: hepsi aynı. kendi esnek kümelerinde yaşayan insanlarla bir yerde kesişmekte isteriz. 20'li yaşlarını aynı zamanda geçiren ama farklı çevrelerde olan insanların zaman geçse bile anımsadıkları ortak şeyler toplum belleğinden başka ne olabilir. bugün daha çok medya tarafından üretilmeye çalışılıyor olsa bile ortak bellekte daha hükmedilemeyen ayrıntılar var. koleksiyoncular her zaman o sıradışı kaynaktır. toplar ve dağılır. toplar ve dağılır. yüz yıllardır elden ele gezen her şey bugün müzelerde toplanmış onca parçanın sebebidirler. başkalarınca yeniden yazılmaya çalışılan ortak belleğin küçük delikleri olurlar. geleceğin sıkıcı uyanıkları içinde iyi birer kaynaktırlar. nesillerden nesillere geçen ayrıntılar.

en azından aşağıdaki fotoğrafa baktığınızda anımsadıklarımız ve çağrıştıranları muhtemelen ortak kimi noktalar bırakacaktır. En azından çoğumuz görsele konu olan modadan, kimizi reklam tarzından, kimimizin çekim özelliklerinden bahsedebiliriz. yine de bir yerlerde ortak bildiğimiz birkaç başlık çıkacaktır. neden bunu seçtiğime gelince heralde bunların kötü birer şaka olduğunu düşünüyorum.



geçmişten bazı anlar, olaylar, şeyler anımsamak bize öğretilmiş kodlama yolundan farklı olduğu gibi büyük bir baskının altında kendi istediğimiz yolu bulmak gibi ilerliyor. bir süre insanı bunaltsa bile siz olabiliyorsunuz.

örneğin 80'li yıllar boyunca çıkan nokta dergisi'nin kapakları bile sanki bugün için tasarlanmışlar gibi. (yeni gündem dergisi ise bunun daha sol bir versiyonu olarak görünür) eğer bu kimi sayıların kapak görsellerini koyabilseydim anımsanacak bir çok şey çıkacaktır. nokta dergisi '90 ve 2000'lerin şehirli prototipini yarattı. bugün bir kısmı radikal bir kısmı taraf okuru olarak yollarına devam etmekteler. nokta dergisi bu yüzden sadece kapakları üzerinden bile dönemine göre çok farklı kaldığını söylemek yanlış olmaz. buraya koymak istediğim kapakları gelecekte ekleyebilirim. internette çok az bir sayıya ulaşabiliyorum. tabii yazılarda bugünkü örneklerine göre okunmayı da fazlasıyla hak ediyor.

çok bir vaktim yok. anımsanın, kişisel belleğimizin başkaları ile kesiştiği yeri, tam olarak nasıl oluştuğu, bunu nelerin belirlediği sanırım hep ilgimi çekecek. örneğin bir dönem beynimize kazınan ibrahim tatlıses, hülya avşar ikilisinin bugün yeni kuşaklar için çokta bir anlam ifade etmemesi neden olabilir acaba?

***
film'de adı çok geçen ve reşat ekrem koçu'nun hazırladı tamamlanamamış "istanbul ansiklopedisi" hakkında bir haber: http://www.ntvmsnbc.com/id/25124039/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder