Sayfalar

4 Kasım 2010 Perşembe

• sami size de geldi mi?

bir şeyler içerken keyifli bir konuşmanın belli bir yerinde konuştuğum kişinin benimle samimi olarak paylaştığı (çoğu fazlası ile kişisel olan) düşünceleri ve eylemlerini dinlemek ve bunların 'ne'liğinden öte bu paylaşıma uygun görülmek insanı onurlandırıyor.

yetiştirilme şartlarımız ve bir yerden sonra yetişme şartlarımız bir kısmımızda çokta doğal olmayacak derece de ilginç sonuçlar verse dahi farklılıklar kadar benzerlikler taşıdığımızı da görüyoruz.

samimiyete karşı tanımlanamayacak ondan geniş bir alanda insanların bir türlü kabul edemedikleri birbirinden fazlasıyla farklı ve normal sayılamayan durumları olabiliyor. samimiyet bazen olan şeyi anormal gösteren davranışı kaldırdığımız da ortaya çıkıyor gibi.

(işten eve giderken bir birahanede ayak üstü yada alelacele bir bira ve biraz çerez alıp orada tanışılmış kişiyle yapılan muhabbette en az oranda samimiyet görünüyor. kimsenin derdi de samimiyet değil ayrıca. samimi olmama rahatlığının verdiği bir yerde daha rahat bir muhabbet oluyor. ama kişilerle olan hukuğunuz arttıkça samimiyet, muhabbetin yerini alabileceği gibi onu daha da güçlü de yapabiliyor. en çokta o iki adam yıllarca o yerde karşılaşırlarsa oluşuyor.)

samimiyetin çok tuhaf bir oluşu var... masumiyet gibi bir duygu taşımıyor. çok politik duruyor. zaman masumiyeti tüketirken samimiyetin de önünü açabiliyor. açıyor demiyorum kısmen açma imkanını kişilerin önüne koyuyor.

insanların samimiyeti yaşanmışlığın izini taşırken, bazıları onu yaşanmak istediği gibi kurarak karşımıza çıkarabiliyor. aldatı(lı)yoruz demiyorum ama oraya kadar gidebiliyoruz yada uğraşıyoruz. bazen anlatılmak istenenin anlaşılmadığı düşünülür. belki de o yeterince anlaşılıyordur da onu harekete geçirecek samimiyet arzalanmıştır.

güven gibi insanlarla ilişkileri tanımlayan her bir kavram, birer duyguyu da ifade ettikleri için kişilerde bir çok farklı tepkiye yada tepkisizliğe sebep olabiliyor. insanlar kavramların anlamlarını bildikleri kadar pratik ederekte ikinci ve gerçek bir öğrenme yada kendi yorumlarını etkileyecek birer yaşantı edinirler. bu yaşantının bıraktığı iz kişinin sonraki yorumlarında bir kod olarak kalır. "aşk" kelimesinin kaç anlamı olduğunu, "ölüm"ün ne düşündürtüğünü, "nefret"in enerji kaynağını ve onlarca bildiğimiz kavramın bir sözlük anlamı olduğu gibi bir de bizde oluşmuş anlamı oluyor. kodlanıyor ve her bir sonraki girdi bu kodlara göre kişide bir yoruma sebep oluyor. aynı zamanda bu kodlarda etkileniyor ve değişiyor. samimiyet kodlarımızın gerçekliğini ne gördüğümüzü paylaştığımızda ortaya çıkıyor. genelde bunlar insanın kulağına hiçte öyle düşünüldüğü gibi cazip gelmiyorlar. zaten kavramların kişisel bir serüvenleri de olmasaydı; ilk baştan sanatlara ihtiyacımız kalmazdı.

hayatın bir yerinde kader, utanmak, doğruluk, yalan, dürüstlük, güzellik, zenginlik, çirkinlik giderek anlamını yitiriyor. başka şeyler ortaya çıkıyor. mesela insanların imalarından ve gençlere baskılarından sıkılıyoruz. bir zamanı geri de bıraktık belki ama bizim gençliğimize yapılan hataları onlara yapmamakla ilgili kararlar alıyoruz. Genç birisinin iddialarının komik gelmeyişi ve "ben şunu yapacağım" diyen o gence, olmama ihtimalinin yüksekliğini bilsek bile bir zamanlar çevremizdeki insanların bize dediklerini onlara demiyoruz. olmasa da denemelerini istiyoruz. iddia varsa bir şekilde onu yaşatır. sonucun değil kişideki içgüdünün kaybedilmemesi gerekiyor. bunun olmaması bir makinanın sistemleri tersine çalıştırması gibi bu sefer kendi kendini yok edecek bir saatli bombaya dönüyor insan. denesin, yanılsın yada yanılmasın sonra isterse de geri gelsin.

dinledikçe daha az yargılıyoruz insanları. masumiyetin yitimine dair olsa da bütün hikayeler, sadece bazılarında samimiyeti ve kodlarımıza dair şifreleri görebiliyoruz. doğası gereği herkes kendinde olanı görüyor. bir yerde kendisini bulabiliyor. o an farklıklarımız kadar benzerliklerimiz de keşfedebiliyoruz.

kasım '10

Bu da Bir Ankara Masalı yazmaya niyetli dostum'a gelsin: Cesaria Evora'dan Sodade
(Bu kadın annem olsaydı her sabah beni şarkı söyleyerek uyandırmasını isterdim )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder