Sayfalar

12 Ocak 2011 Çarşamba

• ortaya karışık

1987 yılından 1992 yılına kadar ki tempo dergisini ciltlerini gözden geçirmiştim. onlara bakarken tartışmaların nasıl değiştiğini de fark ediyorsunuz. 3 yıl önce devlet televizyonuna dansöz çıkmasını tartışanlar, sonra özel radyo ve televizyonları kısa bir süre sonra ise bunların içeriklerini, tartışır olmuşlardı. görünen oydu ki biraz geç kalmışlardır. olay kestirilememiş ve olanlar hakkında çıkan yazılar gündemin gerisinde kalmış görünüyordu. Hakkında bir kaç makale yazılmış olan bir konu yenilik olarak insanların hayatına karışmış oluyordu.

her türlü popüler olguyu büyük sermaye yaratır düşüncesini bizde internet öncesi yıkan mizah dergileriydi. belki bunun dışında zorla sürdürülen bağımsız dergi ve gazetecilikte vardı. Mizah dergileri bu yenilikleri halkın ve kendi diliyle anlattığı gibi okurlarına bir dil ve çevre vaadetti. Dönemin çoğu okuru için mizah dergileri ailelerinin, öğretmenlerinin, taşranın, mahallenin, televizyondaki her şeye inanan okul arkadaşlarının darlığından çıkış ve ciddiye ele alınan her şeyin alt-üst edilmesiydi. Tabii yasal sınırları ile birlikte.


Yine de '80'lerden beri “bağımsız” popüler merkezlerin olamayacağı aklımıza kazınmış. mesela 80'lerde bunu başlatanlardan birisi trt'nin yılbaşında dansöz oynatması olayıdır. dönemin türk sineması, turizm canlanmasından dolayı dansözün 'aktüalite'de bir anlamı var. Trt bunu kaçırmıyor. Ama yılda bir kere. Yine de etkisi derin oldu. 90'lardaki absürt dizilerde oradan buradan dansözler fırlamaya başladı. mizah geç kalmıştı, bir 10 yıl kadar. '80'lerden haberi olmayan kimi yaşıtım için "dansöz" her gün özel tv'lerde göründüğünden anlamsızdı. 80'leri bilenler içinse sekiz-on yıl önceki dansöz tartışmaları nostalji olmuştu.

90'larda popülerliğin merkezi kısa bir süre özel radyolar, sonrasında ise özel televizyonlar oldu. yerel yayıncılık biraz daha küçümsenirken ulusal yayın yapabilen özel kanallar popülerliğin kaynağı oldular.

 Limon Sayı - 250 (20/12/1990)***

Peki günü gününe mizah neredeydi? tabi ki dönemin dergilerinde gırgır'da, limon'da, leman, hıbır, pişimiş kelle'de arkadan gelen l-manyak ile onlarca örneğindeydi. haftanın olaylarına dair yorumları, karikatürleri ile dönemin gençliğini ne kadar etkilediklerini fark etmediler. örgütlükten uzak duran ama kendini solcu sayan ortayaş ve genç neslin dil-siyaset-hayat-insan ilişkileri okulu oldular. Bütün okurlarının solcu olduğunu söylemiyorum. biraz tespitçilik kokan bir yanı vardı bu okulun. (sanırım ben de ondan etkilendim.) dilden öğrenilenlerin sonuçlarını ekşi sözlük, alkışlarla yaşıyorum(*), zaytung ve benzeri diğer sitelerde görebilirsiniz. “Ne”liğinden çok “nasıl oluştuğu” ilgimi çekiyor. Bahsettiğim sayfalarda ve kimi örneklerinde önemli bir birikim olduğunu düşünüyorum. internetin hafızasının silinme yolu kolay ama yayılma olasılığı daha da kolay.

Günümüzde ise internet popüler merkez üretme de geri kalmadı. 10 yıl sonra görünen o ki internetin güçlü sayfaları ya kullanıcılarına sundukları posta, bellek imkanı ya da dış dünyaya dair sahip olduğu ile ilgi topluyor. Bir dönemin mizah dergilerinden daha hızlı bir şekilde hareketlenebilen özelliklere sahipler. kişilerin kendilerini ifade edilebilmesi de cabası.


eldeki bu yorumlarla nereye varacağımız ise sonraya kalsın.

(*) alkışlarla yaşıyorum’da “dansöz” kelimesini aratıp çıkan videoları izleyin ne düşünürsünüz geleceğimiz hakkında )

(**) Google Reader üzerinden idefix'te yeni yayınlanan kitap ve dergileri görebiliyorum. Son bir yıldır sitenin gönderdiği her 100 yayından 40 civarı ders ve uzmanlık kitapları iken 35 civarı ise islamcı yayınevlerinden oluyor. doğalıyla çoğu din çemberinde. solcu ya da orta yolcu yayınevleri neredeyse kitap basmıyor görünüyorlar. muhtemelen idefix değiştirdiği politikası ile islamcı yayınevlerinden gelecek paraya da göz dikmiş.

(***) Limon dergisinin kapaklarının kaynağı: http://www.cizgiliforum.com/forumdisplay.php?f=811


Limon Sayı - 016 (26/06/1986)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder