Sayfalar

4 Ocak 2011 Salı

• şakadan söylenmemiştir!

ortalık yerin ortasında yer alanların ortalama ile ilişkisi bizim neden kıyılarla yakın bir bağ kurmamız gerektiğini  gösterebilir. kimileri için bu kıyıların tarifi biraz çeviri kokabilir. değildir. kendine özgüdür. yine de anlatımı  türkiye'de yazıya-dillere çeviri olarak vurmuş olan bir tuhaflıktır. duyunca içim ürperiyor. neyin cazip olduğu, cazip olanı neyin yarattığı ise büyük bir söylentiden okumuşların efsanesinden ibaret gibi görünüyor. iki arada bir derede kalmış bir ülkede modernizm eleştirisinden, pozitivizm düşmanlığından beslenebiliyor. çünkü bu ülkede çoğunluk sorunlarını çözerken, sorularını yanıtlarken bilime başvuruyor. yoksa bu kadar modernizm, bilim eleştirisi seviciliği nereden kaynaklanıyor. mesela, 80'ler ve 90'ların yeni yetmelerinden kalan kafka seviciliği her yanımızı sarıyor. kafkayı anlatıldığı gibi okuyamadım, kendimce gördüğüm yerden baktım. daha cazip örnekler çıktığını itiraf edeyim. kafka bana 80 ve 90'ların tipik sıradışı okumuşunu anımsatıyor. (daha bazı yayınevleri şe' serilerini basmıyordu o zamanlar çünkü) onlardan geriye kalan çok az sayıdaki bir kısımdışı ile çürük ve ortalama civarlarında olanlar bulunabilir, bugün. çürüğün çeşitli enzimler olarak bir yerlere karışmış olduğunu söylemeliyim. dolayımsız ifadesi ile o çok şe' ettikleri sistem tarafından bir güzel yenilmiş ve şimdi sindirilmektedirler. çok farklılık/özgülük adına savundukları ama siyaseten bir türlü karşılığını kuramadıkları ortalamanın enzimi olmuşlardır. şimdi geçmişlerinden midir nedir orta yerde sistemin karanlık yüzünü temsil ediyorlar. bir de durumun farkında olanlar vardır. siyasallığın kısıtlayıcılığına karşı eleştirel, özgürlükçü ve sanatsal görünen arıdından nanik yapan inatçılar olarak vardırlar. hepsi kapitalizme dair sorun taşır. alacakları para mı yoksa sisteme dair sorunları mı ağır diye sormayın. cidden bilmiyorum. samimiyetin ölçüsünü anlayacağımız an'ları bilmemiz lazım. buraları geçip gördüğümüz kimilerinin bir zaman içerisinde ona anlatılmak isteneni aşmış ve sistem ötesi bir birey olmuşken şimdi sistemin ince işlerinde kondüktördürler. bu tabi bir aşağılama, yandan vurma değil. hayatı sürdümek lazım. ortanın üzerinde bir gelirleri ve nitelikli bir fan toplamları da vardır. iyi insanlardırlar. kötülüğü bilirler. ama nedense bir yerde bir samimiyetsizlik seziyorum ve uzak durmanın kıyılara ulaşmak olduğu gibi bu ortalamadan da uzak olmak anlamına geldiğini düşünüyorum.

dışarısı dehşetken aynaya bakanlar ölür.

dehşet dışarıdayken onu kendisiyle anlatan ölür

dehşet dışarıdayken burada olan ölür.

dehşet dışarıdayken birbirini mekanlara kapatanlar ölür.

dehşet dışarıdayken anılara dalanlar ölür.

dehşet dışarıdayken ona katılıp gidecekler kıyılara dair öğrenebilir, muhalif olma zorunluluğundan kurtulabilir.

dehşet dışarıdayken orada olanlar sizi görür, bir noktada gelir diğerinde gider.

şakadan söylenmemiştir derken kayıplara seslenen bir çan sesi gibi olsun diyorum. dışarıdayken öğrendiğim tek şey aynadakine benzemeyen birilerine bakınıyorum. o dehşeti bir şekilde hisseden.. varsınız! biliyorum! dışarda buluşmak üzere tembellik etmediğiniz sürece...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder