Sayfalar

22 Mayıs 2013 Çarşamba

belleten

Bazı şeylerin yayılmasının, popülerlik kazanmasının yada tersinden farklı tonlarda dağılmış onca benzer dileğin ortak bir dil oluşturmasında insanların icatlarının ne kadar büyük bir başarı gösterdiğini düşünüyordum. 
Birbirinden farklı toplumlarda benzer ruh halleri ve düşüncelerin üremesi insanın iletişiminin hızlanması ve yaygınlaşmasını doğurdu. Görüyor ve yaşıyoruz. Yaygınlaşan çeşitli ortak dil ile birbirinden farklı coğrafyalardaki bir çok ilginçlikte ortaya serildi. Kimimiz utandık, kimizi gururlandık, çok azımız umursamadık ve bildiğimizi okuduk. 
Yine de bu gidişin kültürel miraslar açısından çeşitliği koruyamayacağını söyleyebiliriz. Bilinç ve dönemin karakteri anlaşılmadığından, özgünlükleri ile bir çok kültürel miras toprağa karışıyor. İleride bu süreç daha da hızlanacak. 
Ana kültürel taşıyıcı öncelikle dil ve dille de bağlantılı olan ritüeller... 
*** 
Belki bu yüzden kimi Türkçe kelimeler arasındaki anlam ayırdını, söz dizimini fark etmek keyifli bir uğraş oluyor. Bu uğraş ile fark edildikten sonra ise silikleşen farklılıkları, benzerlik veya aynılıkları; tekrar ve tekrar düşünmekle birlikte bunun bir süre sonra çokta neredeyse silikleşmiş kimi davranışsal özellikler ilginizi çekiyor. 
Anımsamanın herkes için farklı bir yolu var. Günlük yaşantımız içinde de neleri ne derecede anımsadığımız ise üç aşağı beş yukarı işimiz gereği gereksinim duyduğumuz başlıklardadır. Diğer türlü anımsamak: özlem, nostalji olarak adlandırılabilir. Uzak tarihli anımsamaları böyle adlandırmak ne yazık ki bir çok insanın ön yargısı... 
Oysa bazen bilimin, çoğunca sanatın, mücadelenin her zaman gereksinim duyduğu -uzak- anımsamaktır. Çünkü anımsadıklarımız, yazılı/sesli/görsel bellek dışında en çok veriyi elde edebileceğimiz kişisel kütüphanemizdendir. 
*** 
Utanmak, gururlanmak ve umursamamak günlük yaşantımızda çok önümüze çıkabilir. Özellikle de kimi yerel farklılıklarda... Bunlar ile diğer durumlar arasında belli bir duygu patlaması yaşadığımız kadar kayıt altına alabilmek iyi bir iş olacak gibi geliyor. 
*** 
Belleğin aktarımında insanoğlu bir çok teknik kullanır. İzlerin silinmesine karşı en yaygın olanak söz; sözün silinmesine karşı daha az yaygın olanı yazıdır. Çok daha az olmak kaydıyla video kameranın, fotoğraf kamerasının ve ses kayıtlarını da kullanır. Gelecekte nasıl olur bilemem. Şimdilik durum bu... Derdimiz hangi tekniğin üstün olduğu değil elbette içeriğin nasıl olacağıdır.
The mill of oblivion, 1999 — Gilbert Garcin



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder