Sayfalar

7 Mayıs 2013 Salı

yazı, yazın, yazım: Yıkım — yeni yazı, yeni yazın, yeni yazım: Yeni Yıkım — ...

Roland Barthes'ın 'Yazının Sıfır Derecesi' adlı kitabını on yıl önce kısalığına karşın uzun bir sürede okuyabildim. Kitapta bir çok yerin altını çizmişim. Yaklaşık bir yıl önce notlarımı bir yere geçirebildim

Bu kısacık kitaptaki her bir konudan yola çıkarak 'yazı ve roller'i hakkında her başlık için birer ders/tartışma programı hazırlanabilir. 

I. Yazı
Belli belirsiz bir zamanın akmış olması kişinin yargılarını, yaklaşımını da değiştirebiliyor. Bu, elbette akıldaki yorum hiziplerinden bazılarının güç kazanması ile de ilgili...

Barthes'ın durduğu yerden yol aldığı mutlak yazı düşüncesi ve yazının bir çok rolüne olumsuz yaklaşımı artık çok dert edinmiyorum. Barthes, nihayetinde "olmaz böyle" demiyor, "böyle" diyor.

II. Yazın — Yazım
Kitapta yazının rolleri içerisindeki kimi aldatıcı ve/ya kendi olduğunu iddia ettiği nitelikleri çokta taşımadığını vurgulayarak bir yazı orjini, bir mutlaklığa doğru ilerlemeye çalışıyor. Bunun ulaşıldıkça ulaşılmaz bir hedef olduğu vurgusu yine kitapta mevcut:
... başlangıçta bir özgürlüğün bulunduğu yerde alışkılar oluşur, bir katılaşmış biçimler ağı söylemin ilk tazeliğini sıktıkça sıkar, belirsiz dilin yerinde bir yazı doğar yeniden. Yazar, klasiğe ulaşınca, kendi ilk yaratımının öykünücüsü olur, toplum yazısını bir "tarz"a dönüştürür ve onu kendi biçimsel söylenlerinin tutsağı olarak geri yollar. (*)
Bir kanonun veya baş yapıtın çıkışı izleyicilerini nasıl yaratır? Kanonların ardından ürünlerin gittikçe ne kadar o ilk(ler)e benzediği kıstası bir cendere kuruyorsa bu karşı bir direnişte ortaya çıkartıyor. Burada Barthes, bu tutsaklığın fark ve müdahale edilmesine karşın kendi felsefelerine karşı felaketlerini taşımasından da söz ediyor:
... yazarlar bu kutsal yazıyı ancak onu parçalayarak başlarından atabileceklerini düşündüler; o zaman yazınsal dili yıktılar, kalıpların, alışkıların. yazarın biçimsel geçmişinin yeniden doğan kabuğunu durmamacasına parçaladılar; biçimlerin kargaşasında, sözcüklerin çölünde, tümüyle Tarihten yoksun bir nesneye ulaşmayı, dilin yeni bir surumunu tazeliğini bulmayı düşündüler. Ama bu düzensizlikler de sonunda kendi tekerlek izlerini açar, kendi yasalarını yaratır. (*)
Yine de bu isyanlarını biçeme yönlendirenleri bekleyen yenilginin sebebi de beliriyor.
Yazar yazısını zamandışı bir tür yazınsal biçimler ambarından seçemez. Belirli bir yazarın olası yazıları Tarih'in ve Geleneğin baskısı altında belirlenir (*)
(Klasik Marksist metinlere biraz aşina olanlar yukarıdaki alıntıyı okuduklarında Marks'tan sıkça alıntılanan bir paragrafı anımsayacaklardır.)

III. Yıkım
Siyasal toplumsal olayların Yazın'ın bilinç alanına yayılması, "militan"la yazar arasında yer alan, birincisinden en iyi bağlanmış insan imgesini, ikincisinden yazılmış yapıtın bir edim olduğunu düşüncesini çıkaran yeni bir yazıcı türü yarattı. Yazarın yerini aydın alırken, dergilerde ve denemelerde, biçemden tümüyle sıyrılmış olan ve katılmanın mesleksel dili gibi görünen "militan" bir yazı doğdu. (...) Bu ortak yazıların ortak özelliği, dilin ayrıcalıklı bir yer olmaktan çıkarak bağlanmanın yeterli göstergesi olmaya yönelmesidir. (...) yazı burada ortak bir bildirinin (kendimiz yazmadığımız bir bildirinin) altına konulan imza gibidir. (*)
Girişte belirttiğim gibi Barthes'ın "siyasal yazılar" üzerine söyledikleri hakkından yazacaktım. Sonrasında iddialarımı siyasal yazının asla taşıma niyetinde olmadığını daha bir hissettim. Bir metin vardı ve bütün metinler onun altına atılmış birer imza idi. Yine de Devrimci bir yazı var mıydı? Ya da nasıl olurdu?
Devrimci "yazı"nın kimliğini tarihsel durumların benzersizliği oluşturdu. (*)
Buraya bir ek daha koyalım:
Yazınsal dilin parçalanması bir devrim olgusu değil, bir bilinç olgusu olmuştur. (*)
Barthes bilincin çabasına politik etkiyi küçümsüyor geliyor. Belki söyle diyelim, bilincin oluşumunda alış-verişi sadece bir yanından görüyor. 

Ek — Yazı nedir
Dil ile biçem birer nesnedir; yazı ise bir işlevdir: Yaratım ile toplum arasında bağıntıdır, toplumsal amacıyla dönüşmüş yazınsal dildir, insansal amacı içinde kavranan ve böylece Tarih'in büyük bunalımlarına bağlanan biçimdir. (*)
Sonuç
Uzun ve anlaşılmaz bir şeyler karalamaya gerek yok. Yazmak, ölümden sonra da konuşabilmektir. Mutlak yazı arayışı da bu konuşmanın olanaklarını araştırmaktır. Oysa arananın ta kendisinin ölümün o donuk imgesine dönüşme olasılığı vardır.

Şayet bir yazı ne kadar mutlak olana inmek istiyorsa, Barthes'ın kimi vurguları arasından iki başlık öne çıkar: (ı) bilinç, (ıı) 'zamanın ruhu'...

iyi okumalar...

———
(*) Yazının Sıfır Derecesi, Roland Barthes, Çeviren: Tahsin Yücel, Metis Yayınları, 2. Basım, Mayıs 2003
Yazının Sıfır Derecesi
Le Degré zéro de l'écriture, 1953
Roland Barthes, 
Çeviren: Tahsin Yücel, 
Metis Yayınları, 2. Basım, Mayıs 2003

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder