Sayfalar

17 Kasım 2016 Perşembe

Dört Kısa Savaş An'ı

talihe daha az güvenen, daha uzun süre tutunur.

Prens, Niccolò Machiavelli


Meydan

Birlik ile geldin buraya. Bir sırada oturup  sırtını duvara yaslandın. Baktığın, boş meydanda bir an bir şey patlıyor görüyorsun. Sana yaklaşan bir parça -yaklaşırken gördün- başında bir hafiflik hissediyordun. Sallanıyorsun sallanıyorsun şimdi düşeceksin ve hava kararacak. Oysa güneş doğuyor. 

Kılıç
Bir savaş, gidiyorsun. Askerler gelip senin evinden aldı. Meydanlar gezdin, diğerleri ile bir alana getirildin eline bir kılıç başına bir kıdemli verdiler. Çalıştın salladın, salladın. Kılıcı bıçak gibi biledin. Yerden biri kalktı ve koşmaya başladı. Öndekini öldürmeyecekler, belki. Sen, daha ilk çitin arkasından fırlayan askerin ağzına giren mızrağını dişlerinde hissedeceksin. Boğazın yok. ciğerlerine kan doluyor.

Gülle
Savaşa gidip gitmeyeceğini bilemeyeceksin. Bir savaş içinde uyanacaksın. Gelen top güllesinden hemen ölmeyecek ama onun yıkımını görecek kadar uzakta olacaksın. Bina dibinde patlayan bombanın ağaçları parçalayışını hissedeceksin. Parçalar üzerine gelirken -attığın bombaları hesap edeceksin- belki...

Göz
Bir savaş içinde dediklerimi duyacaksın. Başını çıkardın. Zıp der gibi ses gelecek. Sağ gözünü kırparken yandaki arkadaşına bakacaksın. Kan sol gözünden akarken sağ gözünle şaşkınlığı göreceksin, o arkadaşın evine dönecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder