Sayfalar

25 Kasım 2016 Cuma

Cahil (Aforizmalar), Ferit Edgü

Cahillik, her ucu keskin bıçak. Cahillik bir eğitim alıp almamak değil; kişinin dışında olan bitene verdiği anlam ve aldığı tutumlar bütünü. Dünyanın merkezine kendini ve 'bildikleri'ni koyarak yorumlayan cahillere "cahil" demedikçe daha çok şeyler olacak görünüyor. Cahil kadının-erkeğin derdi para, paralı koca/karı, daha çok para, statü, koltuk, şan-şöhret, mal-mülk... Korkuları da var; yaptıkları ile bütün korkuları gerçekleşir cahillerin.
*Sel Yayıncılık, Geceyarısı Kitapları
İstanbul, 2015


Cahil
Aforizmalar
Ferit Edgü
"Cahilde eksik olan akıl değildir

(O kurnazdır).

Eksik olan ahlaktır"

"Cahil, yalancıları sever,
yalancılar da cahili."

"Cahil sürekli inkar eder."

"Cahilin en büyük silahı iftira atmaktır."

"Cahilin yüzü gülüyorsa ondan uzaklaş."

"Cahil, üşüdüğünde
bayrağa sarılır."

"Cahilin sesi çok çıkar."

"Cahil, bağırarak konuşur.
Bilge kişi susarak."

"Cahil, sessizlikten hoşlanmaz.
Düzenden hiç hoşlanmaz.
Cahil, kargaşayı sever."

"Cahilin içi başka, dışı başkadır."

"Uzun boylu cahil
daha az cahil değildir."

"Cahil, cehaletiyle
gurur duyar"

"Cahil, yol gösterir
ama o yolun
nereye varacağını bilmez."

"Gözü kara cahiller vardır.
Gözü açık cahiller vardır.
Ama gözü tok cahil yoktur."

"Cahil, doymaz."

"Cahil, özeleştiri yapmaz"

"Ah kafam! diye
dövünen cahil görülmez."

"Cahil, az düşünür
çok konuşur."

"Cahilin yalanı bol olur."

"Cahil, yemin eder, başı ağrımaz."

"Cahil, hep aldatıldığını düşünür,
aldattığında bile."

"Cahille ancak başka bir cahil
baş edebilir."

"Cahil, saygı nedir bilmez."

"Cahil zenginliği parayla ölçer."

"Cahil, tantanayı sever."

"Cahilin simgesi koyundur."

"Cahil, sabır nedir bilmez."

"Cahilin bir numaralı düşmanı ariftir."

"Sen sen ol cahille yola çıkma."

"Cahil, pişmanlık nedir bilmez."

"Cahilin duası kendinedir"

"Aile boyu cahiller vardır."

"Bazı ülkelerde cahiller için
özel gazeteler, dergiler,
televizyonlar vardır."

"Ansiklopediler, sözlükler
cahillerle doludur."

"Cahil, yalnızca kendine inanır.
Bir de kendisi gibilere."

"Cahilin edepsizi yaman olur."

"Cahilin ağzı yalan kokar."

"Cahil, herkesi rahatsız eder.
Cahili kimse rahatsız edemez."

"Cahilin sağı solu yoktur."

"Cahil, sözcüklerden korkar."

"Cahilin bir aklı parada, öbür aklı gene paradadır."

"Cahil, yaşlandıkça olgunlaşmaz,
daha da hamlaşır."

"Cahil, hesabını çok iyi bilir.
Özellikle toplamayı ve çarpmayı.
Bölme ve çıkartmadan habersizdir."

"Cahili yanıldığına kimse inandıramaz."

"Cahil, aymaz."

"Cahil, özür dilemesini bilmez."

"Cahil sultanın, bilge veziri olmaz."
(Kurnaz veziri olur.)

"Cahilden iyi odun olur."

"Cahil, yüz bulduğunda astarını ister"

"Cahile alkol yaramaz."

"İnsanların cahili olduğu gibi,
ulusların da 'cahiliye' dönemleri vardır."

"Cahil, ders almaz."

"(...)
Cahilliğiyle övünen cahil çoktur."

"Cahil, dışarıda başka, içeride başka konuşur."

"Tarihçi cahil çoktur, ama meraklı cahil yoktur."

"Cahil, taklitçilere bayılır."

"Cahil, savaştan medet umar."

"Cahilin anlamını bilmediği birkaç sözcük: Erdem, barış, dostluk, dayanışmaz, dürüstlük, umut, özgürlük, eşitlik, v.b., v.b. .."

"Cahil, herkes kendisi gibi düşünsün, kendisi gibi inansın, kendisi gibi yesin, kendisi gibi içsin ister."

"Cahil, ecdadının cahilliğiyle övünür."

"Cahil üzerine ne söylersen söyle, eksik kalır."
Dipnot: Kitapta 235 ve 267. aforizmalar aynı; 307 ve 198. gibi birbirinin tekrarı aforizmalar da var. Yazanın aklına, okuyanın sabrına teşekkürler.

23 Kasım 2016 Çarşamba

Sezinleyenle yorumlayan

Bir dehanın dediğini yorumlarsak: "Halk sezinler" aydın bilince çıkarır.
Ülkeyi savunmaktan sevdiklerimizi savunmaya geçmek ihtimal dışı değil. 
Tartışın, kavga edin; yeter ki birbirimize ihtiyacımız olduğunu bilin.

21 Kasım 2016 Pazartesi

Böcekleşe böcekleşe

Türküler, ağıtlar, felaketleri anlatan; BENCİL HIRSLI VE AÇGÖZLÜ YÖNETİCİLERDEN bahseden devirleri bilmediniz. 
Adaletin diz çöktüğü, hukuksuzluğun boy verdiği yurtlarda neler olduğunu az-çok duymuşsunuzdur. 
Yalancıların, yalanımızı ortaya çıkaranı yargılayın-hapsedin çığlığını duyun. 
Böcekler istila ettiler, yok ediyorlar. Böcekleşe böcekleşe yaşayacağız diyorlar. 

2015

19 Kasım 2016 Cumartesi

Ekim 2015: Saat Kaç? (Tekrarı Ekim 2016)

Sabahtan beridir saat kaç sorunsalı yaşıyoruz. Herkes birbirine sormaktan helak olacak. Eminsiniz, evet bu saat ama, acaba, diğer kişi (iş yaptığın, buluşacağın, arkadaşın, anan-baban...) hangi saate bakıyor. "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"ne muhafazakar katkı. Zamanda kaybolma...  
- Saatiniz kaç?
- Kime göre neye göre?

17 Kasım 2016 Perşembe

Dört Kısa Savaş An'ı

talihe daha az güvenen, daha uzun süre tutunur.

Prens, Niccolò Machiavelli


Meydan

Birlik ile geldin buraya. Bir sırada oturup  sırtını duvara yaslandın. Baktığın, boş meydanda bir an bir şey patlıyor görüyorsun. Sana yaklaşan bir parça -yaklaşırken gördün- başında bir hafiflik hissediyordun. Sallanıyorsun sallanıyorsun şimdi düşeceksin ve hava kararacak. Oysa güneş doğuyor. 

Kılıç
Bir savaş, gidiyorsun. Askerler gelip senin evinden aldı. Meydanlar gezdin, diğerleri ile bir alana getirildin eline bir kılıç başına bir kıdemli verdiler. Çalıştın salladın, salladın. Kılıcı bıçak gibi biledin. Yerden biri kalktı ve koşmaya başladı. Öndekini öldürmeyecekler, belki. Sen, daha ilk çitin arkasından fırlayan askerin ağzına giren mızrağını dişlerinde hissedeceksin. Boğazın yok. ciğerlerine kan doluyor.

Gülle
Savaşa gidip gitmeyeceğini bilemeyeceksin. Bir savaş içinde uyanacaksın. Gelen top güllesinden hemen ölmeyecek ama onun yıkımını görecek kadar uzakta olacaksın. Bina dibinde patlayan bombanın ağaçları parçalayışını hissedeceksin. Parçalar üzerine gelirken -attığın bombaları hesap edeceksin- belki...

Göz
Bir savaş içinde dediklerimi duyacaksın. Başını çıkardın. Zıp der gibi ses gelecek. Sağ gözünü kırparken yandaki arkadaşına bakacaksın. Kan sol gözünden akarken sağ gözünle şaşkınlığı göreceksin, o arkadaşın evine dönecek.

16 Kasım 2016 Çarşamba

Soldat und Tod (Asker ve Ölüm), Hans Larwin, 1917


Bizim kilerden çıkanlar

Üniversite kantininde birbiri ardından çekiştirmeyi, laf taşımayı, birbirini düşman gibi kesmeyi bilirseniz; muhtemel solcusunuzdur ve bir yerlisinizdir. Arada dedikodu taşımayı, bire bin katmayı seven ortak arkadaşlar da sağolsun! Bu 'dostlar' da her gittiği kişinin yanında diğerine karşı bir olup bayağı kötüler, arkadan konuşur. Böyle böyle solcu solcuyu sevmez. Niye oradadır, ne için mücadele etmektedir; dost kim düşman kim bunu çok kavrayamaz.

Bir gün okul bitip Anadolu'nun bağrına düşünce bir yıl, iki yıl da üstüne binince o kantinde gördüğü en sevimsiz insan en sevgili dostu olur. Bu karşılaşmalardan çoğunca güzel dostluklar çıkar. Artık o, ülkenin içine yuvarlandığı koyu karanlığında tek değildir. İçki içeceği; soldan-siyasetten ortak dertlerden muhabbet edebileceği birisini bulmuştur. Bunlar insanlık hallerimiz... O "kötü ya da sevimsiz kişiyi" kabul etmemiştir. Sadece ahmakça birbirini tanımadan verilen yargılarla nasıl en yakın dostlara düşman olduğunu anlamıştır. Anlamışızdır.

İş başa düşüp tek başına kalınca insan ayrımların ne kadar değeri olduğunu tekrar tartar. Maraş katliamı yaşanırken kanlı-bıçaklı solcular ancak bir araya gelmişti.  Tartışmanın, farklı düşünmenin, ortak iş yapmayı engellemesi sadece bir katliamda can derdine düşen insanlar arasında kırılabilir.di.

***
İlla birlik, beraberlik olsun demiyorum. İşimize bakalım, işimizi doğru yapalım. O da yeter. Birbirini düşmanlaştırıcı laftan işten uzak duralım.

***
Yukarısı işin duygusal kısmı... Liberal solcular ellerinde nezih haritaları ile Türkiye'yi gezdi, öğrendi, öğretti. Kafalarındaki haritayla Türkiyeyi açıkladılar. Yazdılar bayaaaa... Neredeyse 30 yıl kurdukları nezih zihin hapishanesinde yaşadı kimileri. Biz indirgemeci, ortalama militan kalıyorduk. Kafalarına vura vura kırıp attıkları "nezih labirentlerini"... Biz değil yaşananlar yıkıyor.

Biz ise daha hülyalı bir haritaya sahiptik: 1980 yılı Tuzluçayır'ı, 1 Mayıs Mahallesi, 12 eylül öncesinin Fatsası... Memleketin o devir bütün solcu mahallerinin elde yapılmış haritaları... Liberaller haritaları Ab-d fonları ile bastırdı, bizim kilerden çıkardıklarımız arpa ekmeğine dönmüştü. Birinde insanın karakterine dair bir acizlik görüyoruz, ikinci de ise artık öğrenemeyen bir tutukluk.

***
Gün ağarırken borazanlar çalacak. Kimsenin olanaklarına ihtiyacımız yok mu? Değişimi nasıl görüyoruz? Yoksa iyice toz mu olacağız? Bu haritanın en iyi çizileceği, en az yamuğun çıkacağı an şimdi, şimdi.

sahipsiz

10 Kasım 2016 Perşembe

“We drive into the future using only our rearview mirror.”


“We drive into the future using only our rearview mirror.”
– Marshall McLuhan
Yukarıdaki fotoğrafı çekeni bilmiyorum. Araştırma zahmetine de girmedim. Neyin çekildiğini anlamakta biraz güçlük çektim.  Fotoğrafın üzerinde oynanmış olma olasılığı da var. Yine de beraberindeki alıntı ile gayet yerine oturmuş geldi. 
Alıntıda belirtilen isim doğru mu? Onu da bilmiyorum. Kontrol de etmedim. Fotoğraf altındaki İngilizce yazı gayet yerine oturmuştu. 
Belki de bu basit fotoğraf, yazı alegorisi beni esir aldı. İlerde bundan pişman da olabilirim. Olmadığımız ne var? Siyasi gündem, olacaklar mevzusunda ne kadar yazsak da elimizde sadece geçmişten kalanlar var. O da hep eksikli olacaktır. Çünkü her deneyim geçmiş zamanlarda benzerlerini bulundursa da onlardan fazla ve başkaca olacaktır. Eğer, tekrarlanan benzer olaylar aynı sonuçları üretseydi; bir halkada dönüp durduğumuzu gösterirdi.
Geleceğe, sadece geçmişi gören bir aynaya bakarak ilerleriz. 
ya da şöyle mi demeli, 
Geleceğe, sürdüğümüz arabanın sadece dikiz aynasına bakar gibi ilerleriz.

10.11.2016

9 Kasım 2016 Çarşamba

İzmir Şehitler: Hasan Tahsin Recep (Osman Nevres) ve Kaymakam Şükrü Bey, Bülbülderesi Mezarlığı, Üsküdar

Hasan Tahsin Recep (Osman Nevres), 1888-1919, Bülbülderesi Mezarlığı, Üsküdar

Kaymakam Şükrü Bey, 1870-1919, Bülbülderesi Mezarlığı, Üsküdar