Sayfalar

29 Mart 2017 Çarşamba

gecekondu

1980'lerin bir gecekondusundan çıkıp dolmuşa gitmek gibi... Çamurlu, gocuklu ve umutsuz!

1999 seçimlerinde Mhp Meclis'te 2. parti olunca "miliyetçilik yükseliyor" diyerek teyakkuza geçen sol, 3 yıl sonra 2002 seçimlerinde Akp'nin tek başına iktidar çoğunluğuyla 1. parti olmasını önemsemedi. Kimileri bunu egemenlerin iç hesaplaşması yada göz boyama amaçlı suni gündem gördü. Siyaset tarihi suni-aldatıcı gündem ile gerçeğin ne olduğunu çok belirlenemeyeceğini bize öğretir. Milliyetçilerden ya da dincilerden hangisine burjuvazinin ihtiyacı olduğunu ve hangisini seçtiğini bilmek lazım. 1. süpriz, 2. tercihti.

Çok uzağında bu yerlerin... Atatürkçülüğün yılmaz savunucularının birbir yol verdiği türk-islamcıların işgali altındaki devlet kurumlarında yürüyen çalışmaların kurbanı kimler olacaktı?

Bugün halen süren işgal ve artık organikleşmiş gericilik, neredeyse döllenmeden itibaren ezberlerini ezberletmek için uğraşıyor:
"...3. Anaokulu ve ilkokula da din eğitimi: 4+4+4 sisteminin öven ancak eksik olduğunu belirten din öğretmenleri, bildirgelerine, “Din eğitimi temellerinin sağlam olması için imam hatip ilkokulu açılmalıdır. Din eğitiminin okulöncesinden başlayarak verilmesinin uygundur” maddesini de koydu...." http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=446870&kn=7&ka=4&kb=7
* * *
Dinler yada dini ideolojiler ezeli değillerdi, onlardan önceki inanışların yetersizliklerine doğdular. Ve artık onların korku ile ayakta duran kullanım ömürleri de doluyor. Aynen eski inanışların dolduğu gibi... Dini ideoloji eleştiriye kapalıdır. Üstüne üstlük bütün doğruların, ahlakın kendinde olduğunu vaaz eder.

Dinin insan bilincinin bir ürünü olduğunu ve ihtiyaçları doğrultusunda şekil aldığını söylüyorum. Oysa dinciler, insan bilincinin üstünde bir şeyin dini yarattığını söyleyip yine onun içinde geçen kimi kurallara uymazsak, bunun sonucunda katlanmamız gereken cezalardan bahsediyor. İnsanlar kendilerine yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına yapmadığında "cennet-cehennem korkusu" anlamsızlaşır. Ahlak, korkuyla kurulduğunda görüntüsü de saadeti de aldatıcı olacaktır. Çoğu dini topluluk ve dini rejimlerde olduğu gibi...

2014

* * *
Bir sessizlik var. Büyük bir suskunluk, yorgunluk. Bahar yorgunluğu kış uykusu... Bekliyoruz sisin ardından ne çıkacak bahtımıza. 
Bir düğüm var. İster "evet" ister "hayır" çıksın... O düğüme varacağız. Tek merak ettiğim ne tür sürprizlerin bizi beklediği. 
İçerdeki ve dışardaki belirsizliklerin yaratacağı bir "pat" durumu da olasılık dahilinde... Diğer türlü gidişat o düğüm(ler)den geçiyor. 
Yazmalıyız. Ama kafamız da karışık. Şu günü net görüp sonuçları çoğunca doğru tespit edene saygım büyük. Aklı kesen herkes sözünü tartıyor. 
Bir hissim sonuna vardı. Türk-İslamcı tayfa ile devlet buluştu. Ama işleri tüm kesat çıktı. Bu olmalıydı. Bu hülya böyle böyle yıkılmalıydı. 
En güçlü dil, bu evin sahibi olduğumuzu duyurmak. Dincilerin ideolojik çöküşü bu ülkenin, bu halkın yolunu açmasını kolaylaştırır.
27 Mart 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder