Sayfalar

17 Nisan 2019 Çarşamba

bir, haddinde uzağa; bir de, haddinden yakına

Askerde, teçhizatlı 3 km koşacaktık.
Yer: Erzurum Oltu; vakit, şubat ayı...

Teğmen geldi uzağa bakın, yakına bakıp sakın koşmaya ara vermeyin diye bir ton laf söyledi. Ardından yüzbaşı geldi. Anlatılanları duymamıştı. Sakın uzağa bakmayın önünüzdeki arkadaşın ayaklarını takip edin, uzağa baktıkça yol bitmez görünür yorulursunuz demişti. Sizce hangisi doğrudur?

İlk koşu birçok acemiliğime geldi. Koşu başladığında kimi subay ve uzman çavuşlar kamyona bindi (ve indirildiler). Kimi kışla görünene kadar mg3 taşıyan Diyarbakırlı çocuğa silahlarını vs. verdiler. Şaşılacak derecede dayanıklı çıkmıştı çocuk: Hem en önlerdeydi hem de mg3'ü yanında dört-beş silah taşıyordu. Elbette o komutanlar da (uzmanlar, astsubaylar, teğmen vs.) biz uyanık olmayanlar da bu koşuyu bitirdik. O yolu iki kere koştum. İlkinde 2 hafta nasıl nefes aldığımı bilemedim. Ciğerlerim yokmuş gibi geçti günler. Onca uğraşa rağmen sonuncu gelmiştim. Ciddi bir de hastalık başlamıştı. Ama silahımı ıvırı-zıvırımı ben taşıdım. Ortada komutanım diye gezip silahını başkasına veren, kamyona binen/asılanlara da ona göre değer verdim.

İkinci koşuda, durumu bayağı düzelttik, yardımsız.

* * *
Sözün özeti siyasetinde bir, haddinde uzağa bir de, haddinden yakına odaklananı olur. Cidden dengeli bir noktayı belirlemek güçtür. Çoğunlukla da bunun tam neresi olduğu kestirilemez. Öyle ya da böyle süreç yaşanır geçer.

Bu bakışlar sonucunda kimse uzak/yakın görüş namına birilerinin yağma sofrasına oturmasın. Yanlış çabadan ciğer şişse de iyileşir. Ama o sofrada yediğin ekmek, sorumluluklardan kaytardığın hep yüzüne yüzüne vurulur: "eskiden oturanlar yetmez ama evetçiydi; yenileri ulusalcı, avrasyacı" denir.

http://www.aydinlik.com.tr/209435

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder