Sayfalar

19 Mayıs 2010 Çarşamba

• "Mayıs Sıkıntısı"

* Yaşamını Yitirdi *
Türkçe'de kullandığımız bazı anlamı dolayımlayan deyimler komik olmasa bile bu dili konuşanların nasıl algıladığını gösteriyor.
İngilizce öğrenirken bunları daha fazla fark ediyor insan. Aslında yabancı dil öğrenirken kendi dilinizi de yeniden öğreniyorsunuz. Bir çok şeyi fark ediyoruz. Türkçe lego kent gibi bir şey. Salt eksiksiz bir bütün yok gibi her bir parça ile yeni bir anlama bürünebilir sözcük.
Acaba yaşamını kim yitirebilir. Bizim "öz" varlığımız yaşama bir dönem sahip mi oluyor? Olabilir. Yitirmek kötü gibi görünse de "ölmek"ten iyi geliyor. Belki bir gün bir daha bulabiliriz denmektedir.

***
Haneke sineması ile çok aram olmasa bile onun yorgunluk üzerine yazdığı kısa bir yazısı kitap olarak basılmıştı (Yorgunluk Üzerine Bir Deneme, Nisan Yayınları) Haneke tarlada çalışmanın yorgunluğundan bahsediyordu. Fazlası ile katılıyorum, tam anımsamıyorum bu konudan da bahsettimiş miydi; ama inşaat işleri de aynı yorgunluğu verir. Muhtemelen fordist üretim yapan bir fabrikada bir işçiyi benzeri şekilde yorar. Bu yüzden açıkça bu işlerden kaçtım.

Yine de insanların verdiği yorgunluk hiç bir şey tarafından yaratılmamıştır. Hep başkalarını şikayet edenlerin nedense kendilerine yapılan hataları görüp başkalarına yaptıkları akıllarına gelmeyebiliyor. Özür dilemek çok ağır geliyor. Ama bunu yapsa daha çok saygı kazanacak bilmiyor. Bilmediği için yaptığı hataları saçmalıkları üzerine hala diretiyor. İnsanlara söylemek yerine onların yerine yapmak gerekiyor. Anladığım yorgunluktan değil insanlardan kaçmak gerekiyor. Kendine dürüst olamamış insanlardan.

Artık tarlalar, fabrikalar, inşaat alanları en yorucu işler bazı insanlardan daha güzeldir ve kaçmamak gerekir.
O yorgunluğun ardından eve dönerken en ağır en zor sesler kolaylaşıyor, dünyanın bütün renkleri açılıyor birden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder