Sayfalar

19 Ağustos 2009 Çarşamba

sonsuz ve sonra

üzülmüş annelerin ağlamasına benziyor
her şeyin bir biçiminin olmadan asılması
ve ondan bir parça alıyor bıçak
yeni yerler ekliyor usta
gerçekler hayallenebiliyor bazen
ondandır elinde çiçeksiz bir vazo
kayıksız denizci
uzun yoldan geliyor hep
kısa yollar bile uzuyor
dişleriyle yırtıyor trenini bozkırın
nasıl da acıyor demir
mutluluklar üzülmeler için paşam
demesin kimse
kusmuk döküyorlar
uzun ince bir ara
başını kaldırıyor birden
rüya bu rüya
paşam bu tren ne zaman gider oraya
bir çocuğun gölgesi düşüyor cama
annesi hiç görünmüyor.
ve sonra yeniden soruyor
paşam bak biz ne kadar...
sefalete
aldanmaya kokusuna onların
soğuması elde sigaranın
asalete
dalması pencereye birinin
geçerken ışıltısı hayatın

parlayan birkaç nokta
iki artı bir yekte
(sen inan buna)
hayalinde gerçeğin
Ağzında bir tren, oyuncak
istikamet
bozkırda bir nokta
sonsuz ve sonra
.. .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder